Boşanmada Karşı Dava Nedir ve Açılmalı Mıdır?

Boşanmada karşı dava, davacı eşin boşanma talebinin mahkemece reddedilmesi ihtimaline karşılık, davalı eşin kendi boşanma talebinin kabul edilmesi amacıyla açtığı davadır. Yani karşı boşanma davası isteyen eş hem evlilik birliğinin sarsılmasında hiçbir kusurunun olmadığını savunmalı hem de boşanmaya kararlı olmalıdır. Çünkü:

  • Davalının hiçbir kusuru yoksa, evlilik birliği temelinden sarsılmış olsa bile mahkemeye boşanmaya karar veremez. Davalı istese dahi mahkeme bunu yapamaz.
  • Davalı kusursuzsa ortada boşanma davası olsa bile boşanmaya karar verilemeyeceğinden bir karşı dava açılır. Bu karşı davayla, ilk boşanma davası açan tarafın kusurlu olduğu iddia edilir. Böylece ilk davada davacı olan eş, karşı davada davalı pozisyonuna geçer. Karşı davada onun kusurunu ispatlamak boşanmak için yeterli olacaktır.

Örnek vermek gerekirse, aşağıdaki karara konu olayda kadın karşı dava açmamıştır. Yıllar süren boşanma davasının sonunda hiçbir kusuru da kanıtlanamadığından mahkeme tarafları boşamamıştır. Dolayısıyla boşanmaları için ya erkek eşin üç yıl daha bekleyip fiili ayrılık sebebiyle dava açması gerekecek ya da kadın yeni bir boşanma davası açacaktır. Oysa kadın karşı dava açmış olsaydı kocasının kusuru ispatlandığı için çoktan boşanmış olacaklardı:

“…davacı erkek tam kusurlu olup kadın kusursuzdur. Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesine göre boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. O halde davacı erkeğin boşanma davasının reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir…” Yargıtay 2. HD. 2019/8417 E., 2020/1075 K.
İlk davayı açan taraf hangi maddeye dayanmış olursa olsun karşı davayı öneriyoruz. Fakat özel boşanma sebepleri olan zina, pek kötü muamele gibi sebeplere dayanarak açılmış boşanma davalarında karşı davanın önemi daha da artmaktadır. Zira genel sebepli boşanmalarda davalının da iddialarda bulunma hakkı varken, özel sebepli boşanmalarda davalı sadece ve sadece savunma pozisyonunda olabilir. Yargıtay önüne gelen bir olaydan örnek vermek gerekirse:
“…Dava, özel sebebe (TMK m. 161) dayanmaktadır. Kanunda yer alan özel boşanma sebeplerinden biriyle açılmış bir boşanma davasında, bu özel sebebin yanında davacının da boşanmayı gerektirecek ağırlıkta bir kusuru ispatlanmış olsa bile; bu husus, karşı tarafça dava konusu yapılmamış ise artık özel sebebe dayalı boşanma kararı verilmesinde ve sonuçlarında dikkate alınamaz. Somut olayda davalının eyleminin Türk Medeni Kanununun 161. maddesinde yer alan boşanma sebebini oluşturduğunda duraksama yoktur. Özel boşanma sebebi ispatlanmıştır. Bu bakımdan, artık davalının dayanılan boşanma sebebini çürütmek amacıyla değil de, “Davacının da kusurlu olduğunu” ispat etmeye yönelik gösterdiği deliller ve davacının kusuru dikkate alınmaz. Diğer bir ifade ile özel boşanma sebebine dayalı boşanma davalarında; evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle açılan boşanma davalarında olduğu gibi davacının kusurlu davranışlarının dikkate alınması suretiyle kusur kıyaslaması yapılamaz. O halde, somut olayda özel boşanma sebebiyle boşanmaya karar verildiğine göre davalı kadının tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerekir…” Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/1093 E., 2021/2672 K.
Scroll to Top
İletişime Geç
WhatsApp'tan Yaz
Merhaba👋
Boşanma ve boşanmaya ilişkin konulardaki davanızla alakalı avukatlık hizmeti hakkında bilgi almak için aşağıdaki butona basabilirsiniz.